Devrik Esed rejiminin hapishanelerindeki işkence ve zulmü duyuran ‘Sezar’: “Öldürülenlerin fotoğraflanması emri en üst kademeden geliyordu”
Bir programa konuk olan Şam'daki askeri polis teşkilatında adli delil kayıt bölümünün başında bulunan Mezhan, Esed rejiminin hapishanelerinde yaşanan zulmü ve bu zulmü tüm dünyaya duyurma serüvenini anlattı.
Esed rejimi döneminde hapishanelerde bulunan tutuklulara karşı işlenen suçları ifşa eden ve ilk kez gerçek sesi ve görüntüsüyle ekran karşısına çıkan "Sezar" lakaplı askeri polis Mezhan, verdiği röportajda "günlük olarak öldürülen 10 ila 15 kişinin fotoğrafını çektiğini daha sonra bu sayının giderek arttığını ve 50'yi aştığını" söyledi.
Delilleri ve verileri bir araya getirme ve Suriye'nin dışına sızdırma yolculuğunu anlatan Mezhan, devrimden önce görevinin, askerlerin karıştığı ölümcül kazaları fotoğraflamak olduğunu kaydetti. Suriye devriminin başladığı Dera kenti sakini olduğunu, "fotoğraflama ve rejimin işlediği suçların belgelenmesi emrinin, öldürme eylemlerinin gerçekten uygulandığını doğrulamak amacıyla yönetimin en üst kademesinden verildiğini" vurgulayan Mezhan, devrimden önce görevinin, askerlerin karıştığı ölümcül kazaları fotoğraflamak olduğunu ancak devrimin başlamasıyla öldürülen tutukluları fotoğraflamasının istendiğini anlattı.
"Güvenlik birimlerinin yöneticileri, tutuklu kurbanların ceset fotoğraflarıyla Esed rejimine mutlak sadakatlerini ifade ediyorlardı. Tutuklanan kurbanların bedenlerinin toplandığı ve fotoğraflarının çekildiği yerler Tişrin Askeri Hastanesi ve Harasta Hastanesi morglarıydı. Mezzeh Askeri Hastanesi'nin otoparkı, ölü sayısı arttıkça cesetlerin fotoğraflanması için morg olarak kullanıldı." diyen Mezhan, ilk olarak Tişrin Hastanesi'nde Dera kentinde öldürülen devrimcilerin fotoğraflarını çektiğini anlattı. "Rejim tarafından binlerce tutuklunun ailesine yönelik sistematik şantaj operasyonları yürütüldüğünü ancak hiçbir bilgi edinilemediğini" aktaran Mezhan, şöyle konuştu:
CESETLERE NUMARA VERİLMESİ DETAYI
"İşkencelerle öldürülen insanları fotoğrafladım. Devrimin başından beri firar etme kararım vardı ama mümkün olduğunca çok fotoğraf ve kanıt toplayabilmek için erteledim. Ben güvenlik noktalarında aranma korkusuyla görüntü iletim araçlarını elbiselerimin, bir somun ekmeğin ve vücudumun içine saklıyordum. Şam'daki iş yerimle Tel şehrindeki ikametgâhım arasında gidip gelmemi sağlayan resmi bir askeri kimliğim ve sahte bir sivil kimliğim vardı.
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."